Don Kişot’um ben

Jpeg
Fotoğraf Alcazar de Toledo’dan, şövalyeler diyarından

“Gözlerini kendine çevirip kendi kendini tanımaya çalış; varılması en zor olan bilgi budur. Kendini tanırsan, öküze özenen kurbağa gibi şişinmezsin.” Cervantes

Yaşlı senyör Quijano okuduğu şövalye kitapları yüzünden aklından olur. Bir şövalye olduğunu zanneder, gezici, gezgin bir şövalye; adı da La Mancha’lı Don Kişot’dur bundan böyle. Haksızlıklara karşı savaşmak için silahtarı Sancho Panza ve sıska atı Rosinenta ile yola koyulurlar. Her şövalyenin uğruna savaştığı bir de sevgilisi olmalı ya, Dulcinea da Don Kişot’un sevgilisidir, yol boyunca ona, hayali sevgilisine mektuplar yazar, yel değirmenlerine karşı savaşır, hanlar kale, hancılar da birer soyludur artık onun gözünde.

Cervantes’in 1605’de yazdığı edebiyat tarihinin ilk romanı Don Kihote böyle başlar. Sonra olaylar, olaylar…kimse yola çıktığı gibi dönmez köyüne, gördüğü gözü değişir, moda deyimle farkındalığı artar, bilgeleşir…bilgelik en çok kadınlara yakışır diye midir nedir, Mihail Bulgakov’un Don Kişot uyarlamasında silahtar, yol arkadaşı Sancho Panza bir kadındır.

Yarı yıl tatili…tüm rutinimi bozar, evin orta yerine bomba gibi düşer, geleceğini bildiğim halde düşer, önceden yapılmış bir program, rezervasyon ya da akraba ziyareti yoksa bu fazla gelişmiş bebelerle 15 gün evde vay haline!! Uzun uykular, geniş kahvaltılar, arkadaş anneleriyle ortak organizasyonlar, doğa yürüyüşleri…derken bir de baktım listemde tiyatro satırı tiklenmemiş. Eğlenceli anne modunda şakıyorum işte, aslında yok öyle bir liste falan, özendim birden öyle annelere. Herneyse harika bir oyun buldum; kalan son üç bileti aldım, Uniq İstanbul’da Don Kişotum Ben adlı oyun

img_0589

” Espirili, gülünç şeyler yazmak, büyük deha işidir; tiyatroda en çok zeka gerektiren rol, aptalın rolüdür, çünkü başkalarına saf olduğunu inandırmak isteyen kişi, kesinlikle saf olmamalıdır.”  Cervantes

Don Kişot’u Ozan Güven, Sancho Panza’yı Günay Karacaoğlu oynadı, Ozan Güven iyi bir tiyatrocu, vücudunu da sesini de kullanmayı iyi biliyor ama benim favori oyuncum Günay Karacaoğlu oldu, oyunun adı da “Sancho Panzayım ben” olmalıydı. Yola çıkarken, besleme kızın saçlarını kestirmek istememesine çok içerledim…erkeklerin dünyasına girmenin bir bedeli miydi bu yoksa daha derin bir mitin hikayesi mi vardı içerlerde bilemedim. Bugünlerde Serra Yılmaz da aynı rolü oynuyormuş; İtalya’da hem de, hiç bir şey anlamamaya razıyım keşke onu da sahnede seyredebilsem.

Ünlü klasiğin çağımıza uyarlanmış farklı bir yorumu, öyle olunca da kaçınılmaz olarak siyasi mesajlar da verildi, mesela belirli belirsiz de olsa bir “gezi” göndermesi vardı ama maalesef, zayıf bir kaç alkışdan fazla ilgi görmedi bu mesajlar. Korku sarmış her yanımızı…ya da neyi alkışlardık biz!? Unutmuşuz!!!!

“Delilikte direndiğim için bilge oldum. Zalimlerin yönettiği bir dünyadansa deliliğin dünyasını tercih ettim ben, gerçek bilgelik delilikmiş sonradan gördüm, korkunun esaretinden bile kurtarıyor insanı. Don Kişot’um Ben!” 

Çocuklar oyunu çok beğendi, eğlendiler ve sıkılmadılar. Eh! Daha ne olsun!? Ama ben duramadım, bir tık ilerleyelim, oyun hakkında konuşalım diye eleştirel bir kaç şey söyleyecek oldum ama izin vermediler. Olurmuş o kadar, sorun yokmuş..

04/02/2019, Beşiktaş

Yelda UGAN

Reklam