Amok Koşucusu

img_7328“Amok mu ?…Sanırım hatırlıyorum…Malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk…”

Bu sarhoşluktan daha fazla bir şey…bu delilik, bir tür insan kudurması…ölümcül, anlamsız bir saplantının krize dönüşmesi hali…evet. Amok şöyle bir şey: Bir Malezyalı, son derece sade, son derece iyilik sever bir insan, içkisini içiyor…orada öylece oturuyor, duygusuz, umursama, donuk…tıpkı benim odamda oturduğum gibi…ve birden ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor ve sokağa koşuyor…dosdoğru koşuyor, hep dosdoğru…nereye olduğunu bilmeden.” (syf30-31)

Hollanda Doğu Hint Adaları’nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının “yardım” talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer. Kitabın arka kapağında hikayenin özeti kısaca böyle anlatılmış.

Yazar Stefan Zweig Kalküta’dan Avrupa’ya giden gemide son anda makina dairesine çok yakın ve daracık, mezarı andıran bir kamarada yer bulur ve 1912 yılının Mart ayında yola çıkar. Ya da daha önce çıkmıştır da Mart ayında gemi Napoli limanında bir süre zorunlu olarak bekler. Hikayeyi, Zweig’ın gemide tanıştığı esrarengiz bir yolcu anlatır.

Bir Kadının hayatından 24 saat kitabında da dinleyicidir Zweig, tek romanı Sabırsız Yürek’te de. Ben onun zahmetsizce yazılmış gibi, biri anlatmış da o not almış sonra da bir kaç rötuşla hikayeyi tamamlamış hissiyatı veren tevazusuna, muzip tarzına bayılıyorum.

Bakın Sabırsız Yürek nasıl başlar: “Kimde varsa ona daha fazlası verilecektir.” Her yazar Bilgelik kitabında geçen bu özdeyişin doğruluğundan emin olduğu gibi, bu özdeyişi şu şekilde de yorumlayabilir. “Anlatana daha fazla anlatılacaktır.” Çünkü yazarın durmaksızın çalışan bir hayal gücü olduğu, sürekli yeni hikayeler ve olay örgüleri kurguladığı kadar yaygın ve yanlış başka bir şey yoktur. Aslında yazarın yeni hikayeler yaratmasına gerek yoktur; sadece karakterlerin ve olayların kendisine gelmesine izin vermelidir. Gelişmiş gözlem yapma ve dinleme yeteneklerinden faydalanarak kendini çağıran öyküleri ve karakterleri bulabilir. Başkalarının hikayelerine anlam katmaya çalışan birine hikaye anlatan da çok olur. 

Bendeki kitap İş Bankası Yayınlarından 7. baskı olarak Ocak 2018 de çıkmış. Almanca’dan Nafer Ermiş çevirmiş.

09/11/2018, Beşiktaş

Mitra, 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.