Almanya’nın teslimiyeti yaklaşırken Yüzbaşı Douglas Kelley’nin Amerikan Ordusu’ndaki görevi yavaş yavaş sona eriyordu, yakında evde olacaktı. Fakat 4 Ağustos 1945’te ordu tarafından beklenmedik bir şekilde yeniden görevlendirildi.
Psikiyatrist Kelley’in yeni görevi, yüksek rütbeli Nazilerin mahkemede yargılanmaya akıl sağlığı bakımından uygun olup olmadığını araştırmaktı.
Kelly’nin savaş suçlularıyla ilgili hiç deneyimi yoktu, uyuşturucu bağımlılarının tedavisi üzerine de deneyimi çok azdı ama herkese nasip olmayan bir görevdi bu, yüzyılın en kötü suçluları addedilen adamlarla buluşacaktı. Anormal davranışların, genelde gizemli ve heyecen verici kaynaklarının olduğunu biliyordu.
“Kalemini eline alıp görevinin hedeflerini belirledi. Nihayetinde, Nazi liderlerinin ortak bir kusurunun emarelerini aramak için tutsakları soruşturmaya hevesliydi; şeytani eylemlerde bulunma arzusu. Davranışlarında zihinsel bir bozuklukları ya da psikiyatrik bir nedenleri var mıydı? İğrenç davranışlarının sorumlusu olan bir “Nazi Kişiliği” var mıydı? Kelley bunları bulmayı amaçlıyordu. “Avrupa’nın mahvoluşu, milyonların ölümü, modern kültürün neredeyse yıkılması, böyle bir kaosa sebep olan güçler hakkında doğru çıkarımlar yapamazsak beyhude sayılacaktı.” diye yazdı Kelley sonradan. “Nazi başarısının nedenini öğrenmeliyiz ki böyle bir şeytanlığın yeniden gerçekleşmesini önlemek için adm atabilelim.” (syf39)
Kelley Nürnberg’de mahkemelerin başladığı 20 Kasım 1945 sabahına kadar 22 Nazi mahkumunu çeşitli testlere tabi tuttu ve bu süreçte deneyimlediği her şeyi not alıp numuneler toplayarak devasa bir arşiv oluşturdu.
Amerikalı gazeteci yazar Jack El-Hai çalışmalarının çoğunu tarihi konular üzerinde yoğunlaştırmış, Nazi ve Psikiyatrist’i yazarken de yıllar sonra oğul Doug Kelley’nin sakladığı bu arşivden yararlanmış. Kitabı yazarken El-Hai’nin faydalandığı tek külliyat bu arşiv değil elbette, Nürnberg’de doktorla beraber çalışmış psikolog ve tercümanlarla da görüşmüş ve Rorschach (roşak) mürekkep lekesi testi de dahil olmak üzere yüzlerce bilimsel makale ve kitabı kaynak olarak kullanmış.
Fon olarak oturtulmuş, yeri geldikçe değinilmiş ama İkinci Dünya Savaşı, Nasyonal Sosyalist hareket, Hitler ve Holokost hakkında kitapta özel bir bölüm yok. Bu da okuyucuya mahkemeler, Nürnberg mahkemelerinin 22 sanığı ve onların akibetleri hakkında mikro bazda, son derece detaylı bir bilgi aktarımı sağlamış.
Özellikle Dr. Kelley’in notları arasında, Nazi mahkumlarının Amerika ve ırkçılık üzerine ön görüleri bile başlı başına bir kitap konusu olabilir.
“Dr Kelley, mahkumlar arasında daha baskın bir karakter olan Reich Mareşali ve Alman Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring’le farkında olmadan samimi ve içselleştirilmiş bir ilişki kurmuştur.” Böyle yazıyor kitabın arkasında, psikiyatristin akibeti de bu ilişkiye bağlanmış. Eğer Dr Kelley Göring’le hiç karşılaşmasaydı sonuç değişir miydi?
“Her gün hücresine gittiğimde.” diye yazdı Kelley, “sandalyesinden sıçrar ve elini uzatıp geniş gülümsemesiyle beni karşılar yatağına doğru bana eşlik eder ve büyük eliyle yatağın ortasına hafifçe vururdu. ‘Günaydın, Doktor. Beni görmeye gelmenize çok memnun oldum. Lütfen oturun Doktor, şuraya oturun.” Bu tecrübeli bir manipülatörün işiydi ve Kelley’in bir psikiyatrist olarak yetenekleri ve sezgileri, duygularının Göring’den etkilenmesine engel olamamıştı. Aslında Göring’in hücresinin rutubetli, sıvalı duvarları arasındaki bu çukurda, kendinden oldukça emin iki egoist karşı karşıya gelmişti.” (syf76)
İnsan ne kadar kötü olabilir, aynı şartlarda herkes benzer davranabilir mi? Halkın yarısının kontrolünü eline alan kimse diğer yarı için neler yapabilir? Asıl motivasyon iktidarda kalmak mı?
Pegasus Yayınları
İngilizceden çeviren: Tolga Yalur
1. Baskı İstanbul Ocak 2017
Yelda UGAN
30/01/2019, Beşiktaş