Gevişgetirenler Zamanı

img_2085Brezilya’lı yazar jose J. Veiga, Gevişgetirenler zamanı bizde Delidolu yayınları tarafından ilk kez Nisan 2018 de basılmış. Çevirisini de Canberk Koçak yapmış. Zaten yazarın da Türkçe’ye çevirilen ilk kitabıymış.

Kitap Manarairema adlı bir kasabada geçiyor. Burası dağların arasında, dışarıyla ilişkisi sınırlı, modern hayattan çok uzak, geleneksel üretim araçlarının kullanıldığı yoksul bir kasabadır. Bir gün kasaba dışında terk edilmiş bir çiftliğe birileri gelir yerleşir. Sanki kasaba ile bu çiftlik arasında koca bir yarık vardır ve orası artık kasabanın öteki tarafıdır. Bir televizyon ekranı gibi her iki taraf da birbirini uzaktan merakla izler. Ama yabancılarınki merakdan daha fazlasıdır. İstediklerini alacaklardır.

Yük arabasıyla geçimini sağlayan Geminiano

Bakkal Amancio Mendes

Marangoz Manuel Florencio

Demirci Apolinerio

Gelen yabancılarla ilişki kurma konusunda kasabalılar fikir ayrılıklarına düşerler. Yukarda isimleri olan tüm karakterler sırayla önce direnir sonra bu tuhaf yabancılarla iletişime geçerler. Zamanla dirençleri kırılır, saf değiştirip onlardan yana olurlar. Başka şansları da yoktu aslında, seçenekleri de. Ödün verdikçe kapana kısılırlar.

“Akşam üzeri güneşi meydandaki gölgeleri uzatmaktayken, araba köşeyi dönüp dar sokağa girdi. Üstü iki direk üzerine gerili bir ipe asılmış derme çatma bir tente ile örtülmüştü. Araba dükkanın kapısının önünde durdu; içinden cep kapakları düğmeli, kemerli ceketler giymiş üç adam indi. Sanki birazdan fotoğraf çektireceklermiş gibi kıyafetlerini düzeltip kapıyı çaldılar.” (syf 52)

“…Adamlar sessizce içeri girdi. Amancio kapıyı kapadı. Bu ziyaretler o kadar çok tekrarlanmaya başlamıştı ki rutine dönüşen bu durumu ahali de kabullenmişti. Müşteriler adamlar gelir gelmez, Amancio’nun kovmasını beklemeden dükkanı anında terk ediyorlardı. Hiç kimse ayak diremiyor, kalmak için inat etmiyordu. Daha da garibi, kapalı kapılar ardında ve muz demetleri ile ipe dizilmiş soğanlar arasında gerçekleşen bu toplantılarda ne konuşulduğunu hiç kimse merak etmiyordu. Muhtemelen halk, o adamlardan da anlamını kimsenin bilmediği ve bu saatten sonra bilmek de istemediği şu sonu gelmez inşaatlarından da bıkmıştı; ve onlardan ne kadar az bahsedilirse kafalarını gündelik hayatın gereklerine yorabilecekleri zaman da o kadar artacaktı.” (syf53)

Veiga kitabı 1966 da yazmış,1964-1985 Brezilya’da askeri yönetimin hüküm sürdüğü yıllarda  yani darbenin ikinci yılında ama darbe sonrası tüm aşamaları da tek tek önden görmüş  Kitapta “Köpekler zamanı” ve “Sığırlar Zamanı” bölümlerinde, olağanüstünün sıradanlaşmasıyla başlayan değişimi, diğer tarafta, yani gerçek hayatta  partilerin, muhalefetlerin ve çıkar gruplarının birbiri arasındaki ilişkiyiyle yorumsuz örtüşmesi etkileyiciydi. Önce ordunun yerini koruma ve gücünü arttırma ardından sermayenin korunması, ekonomi politikaları vs.

“…Şu işe bak ya! Hangi çağda yaşıyoruz? Nerede benim haklarım? Borcu olmayanın korkusu da olmaz.”

“İşte hatalı olduğun kısım burası,” dedi Amancio, “Hiç bir şey olmamış gibi konuşuyorsun. Haklarmış! Ne hakları? Borcu olmayanın korkusu da olmazmış! O günler geride kaldı. Artık korkmak için borçlu olmak gerekmiyor…” (syf85)

11 Eylül 2018

Ugan Yelda

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.